Baba-Oğul gibidirler halbuki... |
Orhan Pamuk,
1994 yılının Eylül ayında, Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında konuşmaya çağrılır. O
konuşmanın başlığı şöyle: “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Türk Modernizmi”. Edebiyatta
“modern” olmanın belirli koşulları var elbette. Bunların başında bulunulan “cemaat”ten
kaçmak geliyor. Toplumu, olabildiğince garipseyerek, içindeyken bile dışından
incelemek de deniyor buna. Tabi bunu abartmadıkça: Rivayet odur ki, Dostoyevski çağdaşı Turgenyev’e bir teleskop gönderir ve “halkına bununla bakarsın” der.
Pamuk’un edebiyat adına hayli örnek aldığı Tanpınar’ı bu konuşmadaki kadar
eleştirdiğine hiç rastlamamıştım daha önce. Eleştiri noktalarından birisi de “cemaat”
meselesi.