Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi romanının 14. bölümü,
kitabın baş kadın karakteri Füsun’un bir “kadın” olarak “erkek” dünyasında
yaşadığı tacizler, aşağılanmalar ve oyunlaştırmaları konu ediniyor. Elbette kitabın
genel hikâyesi içinde de anlamlı olsun diye bazı bölümler bu konudan ayrı ele
alınabilir ama edebiyatımızda “bir kadının hayatı boyunca uğradığı küçük, büyük
tacizleri” hem de “İstanbul’un sokakları, köprüleri, yokuşları, meydanları”
başlıklı bir “doğallıkta” anlatan fazla hikâye yoktur sanıyorum. Orhan Pamuk'un bir "erkek yazar" olarak, Füsun'un "öteki erkekler"le mücadelesine nasıl yaklaştığı, bu blog yazısının boyutlarını aşacağı için sadece bir değiniyle geçiştiriyorum.
“İyi” okumalar…