Temmuz 08, 2014

Mete Tunçay'ın trajikomik 'cinayet'i



Mete Tunçay ve kitapları...
Tarihçi Mete Tunçay, (1970-81 yılları arasında Ankara’da yayınlanan) Yeni Halkçı gazetesinin 20 Temmuz 1974 tarihli nüshasında ilginç bir yazı kaleme almış. “Yahuda İskariyot” başlıklı bu yazıda, Kemal Tahir hakkında geniş bir kitap yazan Dr. Hulusi Dosdoğru’nun kendisiyle ilgili iddialarını cevaplıyor. Cevaplamaya da şöyle başlıyor: “Kemal Tahirci düşünüş gibi önemli bir sorun (tehlikesinden ötürü önemli bir sorun) söz konusu olmasaydı, belki kişisel bir savunma yapmam gerekmezdi.” Ama ilginç olan, Kemal Tahir'in ölümünden Mete Tunçay'ın sorumlu tutulması...
Hulusi Dosdoğru, Kemal Tahir’in ölümüne yakın gazeteci Mehmet Barlas’ın evinde bir araya gelen bir grup insanın arasında Mete Tunçay’ın da bulunduğunu ve burada (Son Yemek’te) Tahir’e ihanet edildiğini şu satırlarla anlatıyor:
“Meğer Mete Tunçay, Kemal Tahir’in ötedenberi arkasından veriştirenlerden biriymiş... Hazreti İsa Havarilerinden birinin [Bu zatın adı Yahuda İskariyot’tu] kendisini yarın gün batmadan önce ele vereceğini (Son Yemek)te açıklamıştır. Arkadaşımız da [Son Taam’da öyle yapmıştır]... Sofrada Kemal Tahir’le tanışır tanışmaz birden saldırıya geçen ve onu tarihi değiştirmekle suçlayan Mete Tunçay... hasta bir yazara karşı hiçbir nezaket kuralına girmeyecek biçimde, ‘sizin eserlerinizi toplatmak lazım’ yollu suçlamalara kalkışmış.” (s. 411-419)
Mete Tunçay önce 6 madde sıralıyor. Kısaca özetlemek gerekirse:

1. İnsanların arkasından değil yüzüne konuşmayı sevdiğini aktarıyor.

2. Kendisinin Yahuda İskariyot olması için Kemal Tahir’in Hz. İsa’ya benzetilmesi gerekeceğini de, bunun da yanlış olduğunu söylüyor. Nitekim Dostoyevski ya da Sokrates’e benzetmenin de uygun olmayacağını düşünüyor. Ayrıca kendisinin de “Kemal Tahirci” olmadığını vurguluyor.

3. Kemal Tahir’le ilk kez o yemekte tanışmadıklarını anlatıyor. Hatta ilk tanışmaları esnasında “Falancanın Entelicans Servis ajanı olduğunu biliyor musun?” diye sormuş, tek kanıtı da “Rahip Frew’la temastaymış” şeklinde olmuş. Tunçay, Kemal Tahir tarzı yakıştırmaların böyle ucuz olduğunu dile getiriyor burada.

4. “Kemal Tahir’e saldırmadım, ona karşı sol düşünceyi savundum” diyor.

5. Tunçay, son yemeği olduğunu bilmiyormuş Kemal Tahir’in. Gayet sağlıklı bir biçimde nutuklar atıp, rakısını içiyor ve yemeğini yiyormuş. Cenazede yakınlarına, “Son yemeği olduğunu bilseydim, onu övücü konuşmalar yapardım” diye yakınmış.

6. Kemal Tahir’in “abartmacı üslubu”na ayak uydurmak için “sizin eserlerinizi toplatmak isterdim” demiş. Gerekçesi şöyle: “Tarihsel gerçeklerin içyüzünü ancak birkaç yüz kişi ciddi kaynaklardan araştırabilecekken, onun büyük bir sorumsuzlukla, sahici kişilere asla kendilerinin olamayacak görüşler yakıştırması ve bu efsaneyi işin doğrusu böyledir diye geniş yığınlara yaymasıdır.” Kara Kemal’i örnek vermiş. Her ne kadar daha sonra bazı tarihçiler tashih etse de, kuyuya taşın çoktan atıldığını söylemiş.

Nihayet yazının sonunda Kemal Tahir romanları hakkında önemli bir not düşüyor Mete Tunçay:
“Kemal Tahir, tekniği bakımından usta bir romancıydı. Bizde ender bir şey: okurdu da. Daha ender rastlanan bir erdemi vardı: düşünür ve oldum olası kör değneğini beller gibi benimsemiş bazı basmakalıp görüşlere karşı çıkardı. Fakat, onun lehine söylenebilecek şeyler bununla bitiyor. O kadar çok şeyi aklında geçirmişti ki, bunlardan bazılarının doğru olmaması imkânsızdı. Ancak, başkaldıra başkaldıra, başlangıçta başkaldırdıklarının tam yanına kadar gelmişti. Çıkışında bir hayli haklı olduğu sezgilerini, fantezi paradokslar yapa yapa, haklı olmaktan büsbütün çıkacağı noktalara kadar getirirdi. (Mantıkta reductio ad absurdum, yani ‘saçmaya indirgeme’ dedikleri yöntemi, o kendisinin hemen bütün düşüncelerine uygulamıştı.)”
Kemal Tahir'in romanları hala tartışmaya açık elbette...
"Son Yemek"ten bahsedenlerden biri de Halit Refiğ. "Gerçeğin değişkenliği: Kemal Tahir" başlıklı bir kitap yazan Refiğ, burada ayrıntılara giriyor. Kitaptan çıkardığı bu "Son Yemek" polemiğini, gazeteci Ruşen Çakır'ın 2000 yılında Milliyet'te yayımlanan yazısından takip edebiliriz:

"21 Nisan 1973'te, gazeteci Mehmet Barlas'ın evinde bir akşam yemeği yenildi. İsmail Cem, Ali Sirmen, Prof. Mete Tunçay, Dr. Afşin Germen gibi isimlerin de katıldığı yemekte Tahir ile Mete Tunçay arasında sert tartışmalar çıktı. Bir süre önce kanser nedeniyle sol akciğeri alınmış olan ve her türlü stresten uzak kalması gereken Tahir, bir müddet sonra fenalaştı. Eşi Semiha Demir'le yemeği terk eden ünlü yazar evine ulaştığında, kendi katına çıkamadan giriş katındaki komşularına sığındı. Doktor gelene kadar Tahir, eşinin dizlerinde öldü."


Halit Refiğ meğer Metin Erksan’la birlikte yemekten bir gün önce Kemal Tahir’i ziyarete gitmiş ve yemeğe katılması konusunda yanlışlıkla ikna etmiş. Bu sebeple de vicdanen hep acı duymuş. 2003'te konu, yazar Cahit Tanyol'un iddialarda bulunmasıyla yeniden gündeme geldiğinde ise Mehmet Barlas bir açıklama yapmış nihayet:  

“Evet, Kemal Tahir, Mete Tunçay ile tartıştı; ama ölüm sebebi bu tartışma değil. Kemal Tahir, ölmeden önce bizim evdeydi. Mete Tunçay ile tartıştı; ama bu tartışma bir adamı öldürecek türden değildi. Zaten Kemal Tahir her gece tartışan bir insandı. Kemal Tahir’in ölüm sebebi kalp krizi değil, kanserdi. Ölümünden 5 yıl önce de kanser sebebiyle ameliyat olmuştu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder