Cemil Meriç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cemil Meriç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mayıs 27, 2014

Cemil Meriç’in kederli körlük güncesi


Hep anlaşılamadığını düşündü Cemil Bey.
Cemil Meriç, 1954’te bir akşam, misafir oldukları evden ayrılırken, eşi Fevziye Hanım’ın koluna girer ve “Elektrikler mi kesik?” diye sorar. 38 yaşındayken, gözleri iflas etmiştir. Cerrahpaşa’da bazı operasyonlar geçirir ancak yeterli olmaz ve Paris’e, neredeyse Ortaçağ’dan beri kör hastalara bakan Quinze-Vingts Hastanesi’ne yatırılır. Meriç’in “Jurnal”inin ilk cildinde, “Quinze-Vingts Geceleri” başlıklı altı yazı var. Körlükle yeni tanışan, emelleri bol bir adamın hazin çığlıkları...

Nisan 27, 2014

Bir bozgunun hikâyesi


Vakvak Ağacı: Ağaçlara asılan Yeniçeri kafaları.

1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması, II. Mahmud devrinin en önemli meselelerinden. Devlete yakın tarihçiler, “vaka-yı hayriye” diye adlandırırken, muhalif kesimler, bilhassa Bektaşî geleneğinin temsilcileri “vaka-yı şerriye” olarak görür. Cemil Meriç, Osmanlı’yı tarif ederken, üçlü bir sacayağından bahseder: Saray, Ulema ve Yeniçeri. Bugün, “checks and balances” denilen “iktidarı sınırlandırma, kontrol etme” anlamındaki yapı, bu üçlü sacayağının unsurlarının birbirini sürekli denetlemesiyle varoluyordu. Zaten II. Mahmud’un ocağı kapatırken en büyük gerekçelerinden birisi de, Yeniçerilerin reformlara engel olmasıydı. Meriç’e göre Yeniçeri İlgası, “Devlet-i Âliyye’nin intiharıdır”.