Haziran 06, 2014

Gladyatörler neden yok oldu?


Aziz Telemachus, "durun!" derken.

Fransız tarihçi Paul Veyne’in “Tarih Nasıl Yazılır?” isimli kitabı yakın zamanda Türkçe’ye çevrildi. Fransız akademik kitaplarının ve romanlarının ortak noktası diyebileceğim bir şekilde, bol bol hikâye anlatıp akademik ya da edebî teorileri altüst etme eylemini, bu kitapta da görebiliyoruz. Veyne, aynı zamanda bir Roma tarihçisi olarak, Gladyatör dövüşlerinin sona ermesine dair hayli ilginç bir yaklaşım getirmiş bu kitapta. (Bu yaklaşımı, kitabı yazdıktan yaklaşık sekiz yıl sonra, Michel Foucault’nun tarih anlayışını “devrimci” ilan ettiğinde yazıp kitaba eklemiş.)

Geleneksel hikâyeye göre, en eski kaynaklarda İÖ. 8. yüzyıla uzanan Gladyatör oyunları, Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte, Aziz Telemachus’ün, İS. 5. yüzyıl başlarında, oyunları dinî gerekçelerle durdurmaya çalışırken şehit edilmesinin etkisiyle, sona eriyor. Bazı kaynaklar birkaç yüzyıl daha sürse de, bir zamanlar, bugünkü futbol gibi “halkların afyonu” olan Gladyatör müsabakalarının, bu süreçte popülaritesinin azaldığını rivayet ediyor.

Gelgelelim, tarihçimiz Paul Veyne, fazla ikna olmamış. “Kölelik ortadan kalkışını ne kadar Hıristiyanlara borçluysa gladyatörlük de ancak o kadar borçludur.” diyor. Hatta daha uç tespitleri var: “Hayır, insancıllık sinirleri hassas olan küçük bir azınlıkta bulunur sadece (kalabalıklar her zaman işkenceyi seyretmek için kuyruğa girmiştir.)” Buna mukabil, gladyatörlerin vahşice öldürülmesinden kimsenin rahatsızlık duymadığını düşünen Paul Veyne önce nereye bakmak gerektiğini tarif ediyor:
“Gladyatörlüğün de, bunun ortadan kaldırılmasının da doğru açıklaması elbette siyasi iktidarda gizlidir. Yalnız onu siyaset buzdağının görünmeyen kısmında aramak gerekir, zira oradan değişen bir şeyler Bizans’ta ve ortaçağda gladyatörlüğü düşünülemez hale getirmiştir.”
Bunu araştırmak için “siyasetten başka bir yere” bakmayı öneriyor sevgili tarihçi. Veyne’in kitabının bu Foucault’ya özel “ek” kısmında, “pratik”ler ön plana çıkıyor. Yani siyaset pratiğine bakmak, varsayımlar üzerinden gitmek yerine, gerçeği uygulamaların ortaya çıkardığı harita üzerinde saptamak anlamına geliyor. Haliyle asıl soru şu:
“Hangi siyasi pratikte insanların gladyatör isteyecek şekilde nesneleştirildiklerini ve kendilerine memnuniyetle bunun verildiğini, hangi pratikte onlara bunu vermenin düşünülebilir bir şey dahi olmadığını soralım.”
Cevaba geçmeden önce, bir sürüyü idare eden çobanı örnek veriyor. Bir çoban için önemli olan, sürünün akşam ait olduğu yere sağ salim dönebilmesi ve bütün o yol boyunca aylaklık etmeden beslenebilmesi, diyor Veyne:
“Tek konuda acımasızız, o da hayvanların ahlakı değil, enerjileri; sürünün gevşemesini istemeyiz çünkü bu hem onlar hem de bizim için mahvolmak demektir.  Mesela onlara gevşeklik verici bir gösteriyi, modernlerin ileride opera adını verecekleri ‘pantomim’i sunmayı reddediyoruz. Buna karşılık Cicero ve senatör Plinius ile birlikte, gladyatör müsabakalarının bütün izleyiciler için en iyi dayanıklılık eğitimi olduğunu düşünüyoruz.”
Bu, “koyun-halk pratiği”ydi. Peki bize çocuklar emanet edilmiş olsaydı? O zaman da, pratiğimiz halkı “çocuk-halk” olarak nesneleştirirken, bizi de “baba-krallar” olarak nesneleştirirdi ve ona uygun hareket ederdik. “Duyarlılığı hesaba katar” ve bu vahşiliğe bir son verirdik. “Ama ‘sürü rehberliği’ pratiğinin niçin yerini ‘çocukların üzerine titreme’ pratiğine bıraktığını merak eden okuru hemen rahatlatalım.”

Burada Paul Veyne, imparatorların, Senato’yu kapatıp halkı doğrudan kontrol etmeye girişmelerini nazara veriyor. Senato’yu bir “siyasi sanatlar akademisi” olarak muhafazakar bir konuma yerleştirip şunu söylüyor:
“Senatodan kurtulan ve memurlardan oluşan bir heyet aracılığıyla yönetmeye başlayan imparator, sürü rehberlerinin [senatörler] reisi rolünü oynamaktan vazgeçmiş, gerçek monarkların oynadıkları baba, papaz, vb. rollerini almıştır. (...) İmparatorlar baba oldukları için doğal olarak Hıristiyan oldular ve baba oldukları için gladyatörlüğe son verdiler.”
İkne edici mi? Tartışılır. Ama güzel hikâye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder